mars-neden-krmz-yanl-anlaymz-yeniden-deerlendirilmeli

Mars Neden Kırmızı? Yanlış Anlayışımız Yeniden Değerlendirilmeli

Mars ve kırmızı renk bir arada anıldığında gözlerimiz hemen Mars’ın Kızıl Gezegen olduğunu hatırlar. Ancak, bu imajı oluşturan kırmızı rengin aslında nasıl oluştuğu konusunda yanlış bir anlayışımız olabilir. Şubat 24, 2007 tarihinde ESA’nın Rosetta görevi sırasında Mars’ı geçişi sırasında çekilen görüntü, bu ünlü Kızıl Gezegen’in rengini gözler önüne seriyor. OSIRIS Dar Açılı Kamera tarafından elde edilen yakın kızılötesi, yeşil ve yakın ultraviyole renk bilgilerinin birleştirilmesiyle oluşturulan birleşik bir görüntüdür. Güney kutbundaki buz kapağı özellikle parlak, gezegenin kavisli ufukları etrafında ise ince bulutlar en belirgin şekilde görülüyor.

Mars’ın kırmızı rengi, Kızıl Gezegen’in 4.5 ila 4.6 milyar yıllık tarihinde paslanmış demir minerallerinden kaynaklanıyor. Gezegenin kayalarında bulunan demirin, bir zamanlar Dünya’da olduğu gibi, havadaki su ve oksijenle reaksiyona girmesi sonucunda oluşan demir oksit, sonra da parçalanarak toz haline gelip rüzgarlar tarafından gezegenin etrafına yayıldı. Mars, bugün bildiğimiz kurak, çorak dünyadan daha önce ıslak bir yerdi. Gezegenin erken tarihlerinde, kayalarındaki demir, oksijen ve suyla reaksiyona girerek pas oluşturdu. Bu pas, Mars’ı kaplayan nehirler, göller ve denizlere yıkanmış, altındaki kayalara dahil edilmişti. Volkanik aktivite, buzun erimesine neden olmuş olabileceği gibi bu sürece ek olarak katkıda bulunmuş olabilir. Mars kuruyup gittikten sonra, bu paslı kaya, milyarlarca yıl boyunca toz haline getirildi. Güçlü rüzgarlar bu tozu gezegenin yüzeyine yaydı, Mars’ı yavaş yavaş kırmızıya dönüştürdü. Bugün Mars’ı inceleyen uzay araçlarıyla analiz edilen tozda, pasın oluştuğu sulak çevrenin imzaları hala korunuyor.

Ancak, demir oksitler farklı çeşitlere sahiptir. Astronomlar yıllardır Mars pasının tam kimyasını tartışıyorlar. Bu pasın nasıl oluştuğunu anlamak, Mars’ın paslanma sırasındaki çevresel koşullarına bir pencere açmak için hayati bir öneme sahiptir. Bu çevresel soru ile yakından ilişkili olan diğer bir konu ise Mars’ın hiç yaşanabilir olup olmadığıdır.

Önceki araştırmalar, sadece uzay araçlarının gözlemlerine dayanan Mars tozundaki demir oksit bileşeninin içinde su bulunmadığını tespit etmedi. Bu da araştırmacıları, bu belirli tür demir oksitin hematit adı verilen bir mineral olması gerektiği sonucuna götürdü.

Bu yeni analiz, uzay araçlarının gözlemlerini, yeni geliştirilen laboratuvar teknikleriyle birleştirerek, Mars’ın kırmızı renginin demir oksitlerin içinde su içeren ferrihydrite ve hematit olmayan bir türle daha iyi eşleştiğini gösteriyor. Ferrihydrit genellikle soğuk su etrafında hızlıca oluşur, bu da Mars’ın yüzeyinde hala su olduğu dönemde oluşmuş olması gerektiği anlamına gelir. Ferrihydrit, milyarlarca yıl boyunca sürekli olarak parçalanıp gezegenin etrafına yayılmasına rağmen, bu sulak imzasını günümüze kadar korumuş durumda.

Mars hala şüphesiz Kızıl Gezegen olsa da, bu yeni bulgu Mars’ın neden kırmızı olduğu konusundaki anlayışımızı değiştiriyor. Ferrihydritin, yüzeyde su hala mevcutken oluşmuş olması, Mars’ın daha önce düşündüğümüzden daha erken paslandığını gösteriyor. Ayrıca, ferrihydrit, Mars’taki mevcut koşullar altında hala stabil durumda.

Önceki çalışmalar, ferrihydritin Mars tozunda bulunabileceğini öne sürmüştü, ancak bu araştırma, uzay misyonu verileri ile laboratuvar deneylerini birleştirerek bunun bazı ilk kapsamlı kanıtlarını sunuyor.

Çalışmada, Mars tozunun gerçekçi bir replikasını oluşturmak için geliştirilen bir öğütücü makine kullanıldı. Bu öğütücü, insan saçının 1/100’ü büyüklüğünde bir toz tanesi yaratabilir. Ekip daha sonra, aynı teknikleri kullanarak yörüngedeki uzay araçlarının kullanacağı numuneleri analiz etti ve en iyi eşleşmenin ferrihydrit olduğunu belirledi.

Mars tozu çoğunlukla pas içeriyor. Mars’ın ünlü rengi, yüzyıllardır insanlığı büyülemiş ve ‘Kızıl Gezegen’ lakabını kazanmıştır. Romalılar, Mars gezegenini savaş tanrılarına benzediği için kırmızıya adadılar, Mısır halkı ise ona ‘Her Desher’, yani ‘kırmızı olan’ adını verdi.

Bu çalışma, Mars’ın yüzeyindeki su zengini minerallerin, hatta çok tozlu bölgelerin bile, Mars Express’in analizi ile gösterildiğini göstererek önemli bir adımdır. Ayrıca, TGO’nun benzersiz yörüngesi, aynı bölgeyi farklı ışık ve açılardan görmesine olanak tanır. Bu, laboratuvarda doğru toz boyutunu oluşturmak için parçacık boyutu ve bileşimini birbirinden ayırmalarını sağlayarak, ekip için temel bir konu olmuştur.

NASA’nın Mars Reconnaissance Orbiter ve Curiosity, Pathfinder ve Opportunity gibi yer tabanlı ölçümlerle desteklenen veriler de ferrihydrite dair argümanı güçlendirmeye yardımcı olmuştur.

“ESA’nın Rosalind Franklin aracı ve NASA-ESA Mars Örnek Dönüşümü gibi yaklaşan görevlerden gelen sonuçları heyecanla bekliyoruz. Bu görevler, Mars’ı neden kırmızı yaptığımızı daha derinlemesine araştırmamıza olanak tanıyacak,” dedi Wilson. “Perseverance’ın topladığı bazı numunelerin arasında toz da bulunuyor; bu değerli numuneleri laboratuvara getirdiğimizde, tozun ne kadar ferrihydrit içerdiğini ve bu durumun Mars’taki suyun tarihini ve yaşam olasılığını ne anlama geldiğini ölçebileceğiz.”

Ancak, Perseverance’dan gelen numunelerin 2031 hedef tarihinden 2040’a kadar geri dönmesi beklenmiyor. Dolayısıyla, şu anda hala Mars’ın neden bu kadar kırmızı olduğunu tartışmaya devam edeceğiz.

Bu yeni bulgular, Mars’ın tarihini ve suyun varlığını anlama konusunda bize yeni bir bakış açısı sunuyor. Gezegenin kırmızı renginin ardındaki sırları çözmek için yapılan araştırmalar devam edecek ve Mars’ın gizemleri açığa çıkmaya devam edecek.